Sefil;
çok-luk ZAN-nında iken bilincini HÜR addedendir!..
Kale feBima ağveyteniy leak'udenne lehüm
sıratakel müstekıym; "Yemin ederim ki, (yudillü men yeşau =
dilediğine sapmayı yaşattırır; realitesince) beni sapıttırmanın sonucu
olarak, onlara engel olmak için senin sırat-ı müstakimine oturacağım!"
(Allah İlminden Yansımalarla Kur’an-ı
Kerim Çözümü, A’râf – 16)
Allâhu yectebiy ileyHİ men yeşau ve yehdiy ileyHİ men
yüniyb;
Allâh dilediğini kendine seçer; kendine yönelenleri de hakikate erdirir!" (Allah İlminden Yansımalarla Kur’an-ı Kerim Çözümü, Şûra – 13)
Allâh dilediğini kendine seçer; kendine yönelenleri de hakikate erdirir!" (Allah İlminden Yansımalarla Kur’an-ı Kerim Çözümü, Şûra – 13)
Bir kulum, yararlı ibadetlerle bana yaklaşır; öyle ki, ben o kulumu severim. O`nun görür gözü, işitir kulağı, söyler dili, tutar eli, yürür
ayağı olurum” (SAV) hadis-i kûdsisidir.. Bunun
anlamı, bu açığa çıkışın; TETİKLEME sistemi gereği olarak ancak nevafil-yararlı
çalışmalar görüntüsündeki
esma özelliklerinin açığa çıkışı ile mümkün olduğu anlatılmak istenerek sistem
ve mekanizmanın işleyişine dikkat çekilmek istenmiştir anlayışıma göre.. Ve dikkat edersek kudsi hadisteki göz,
kulak, dil, el, ayak anlatımlı SIRALAMA dahi TETİKLEME-ye ve bunun rastgele
değil bir SİSTEM ile açığa çıkışına işaret etmektedir… (Dileyenler,
Abdü’l-kerîm b.İbrahim el Cîlî (k.s), İnsan-ı Kâmil, Kırkıncı Bölüm, Fâtiha-i Kitab Hakkında bölümünü
inceleyebilir.)
Burada,
çoktan TEK’e bakışın getirisi olan “bir
yol var, o yolun gerekleri çalışmalar yapıldığında Hakikate erilecek”
yanlış algılamasına-illüzyonuna-süper pozisyon bakışına ise, “Kimse ameliyle cennete giremez” (SAV) hadisi
ile uyarı-işaret edilerek; “Kendini beden sanma haliyle yapılan çalışmalar
seni hakikate erdirmez (cennete giremez değil) ancak beden zannından
kurtulduğunda ve nefsinin hakikatini bildiğinde sistemi çözersin ve yaşarsın!”
anlamında bir uyarı yapılmıştır.. Yani her ne kadar çoktan TEK’e bakışta
çalışmaları “ben” yapıyorum ya da bir çalışma var İLLİZYONU söz konusu ise de
TEK’ten çoka bakışta ise her esmâ-fiil bir açığa çıkıştan ibarettir ve o mahâlde(!)
fiilin hakiki faili “ben” değil, BEN’dir… Yani bu hadiste de bir mekanizma
anlatımı vardır anlayışıma göre..
Burada
kısaca değinmeyi istediğim bir konu, ayet-hadis-kudsi hadis tüm “HARF SİSTEMLİ”
anlatımlar, FORMÜLLER öncelikli olarak ÇÖZÜM-lenmeyi bekleyen
şifrelerdir-anahtarlardır. Bir “HARF DİZİNİ” (bu kelime ya da cümle olabilir) en
azından iki yönlü değerlendirilmelidir bana göre..
1.
Boyut-sallıklarına göre işaret ettiği
anlam-manâ itibariyle (harften kelimeye)-Tabi Arapça demek istiyorum. “Kur’an’ın
bir zahiri, bir batını, bir haddi ve bir matla’ı vardır” (Deylemi)
2.
Harflerin dizilimi-düzeni ve buna
bağlı olarak yansıttığı mekanizma şifresi itibariyle
(Dileyen
Muhyiddin İbn-i Ârabi, Harflerin İlmi isimli kitabını inceleyebilir)
Konumuza
kaldığımız yerden devam edecek olursak, ne demiştik; her ne kadar çoktan TEK’e
bakışta çalışmaları “ben” yapıyorum ya da bir çalışma var İLLİZYONU söz konusu
ise de TEK’ten çoka bakışta ise her esmâ-fiil bir açığa çıkıştan ibarettir ve o
mahâlde fiilin hakiki faili “ben” değil, BEN’dir… Bu açığa çıkışlar ise FÂTIR-ın programlaması ile TETİKLEME
MEKANİZMASI üzere; bir KADER (miktar, ölçü) ile açığa çıkıştan başka bir şey
değildir..
İşin
anlaşılması en zor noktalarından birisi de burası oluyor.. Yani illa ki
bilinç, kendisine ulaşan bilgilere rağmen, DÛNUNDA
kendisine bir “ben” alanı (farkındalık alanı) verme noktasından kendisini
alamıyor (sistem gereği bu açığa çıkış zorunlu-teslim-kınama olmaz; maksat
sistemi farketme olmalı).. Yine tüm takdir-kader bilgisine rağmen bilincin
mekanizmaya bakışının(!) bir getirisi olan sonsuz olasılıklardan (süper pozisyon algısı) bir
tercih-seçim ile kazânın-hükmün değiştirilebileceği İLLÜZYONU; açığa çıkış
noktasındaki farkındalık alanına-oluşmuş ben-e aittir. Bir YANILSAMADIR!..
Hâl-bu-ki;
Ve Rabbüke yahlüku ma yeşau ve yahtâr* ma kâne lehümül hıyeretü,
subhAnAllâhi ve tealâ 'amma yüşrikûn; Rabbin
dilediğini yaratır ve seçer! Onların ihtiyârı (seçim
hakkı)
yoktur! Allâh Subhan'dır! Şirk koştukları şeylerden Âli'dir! (Allah İlminden Yansımalarla Kur’an-ı Kerim Çözümü,
Kasas - 68)
Hemen
Hazreti Rasûlulllah Aleyhisselâm’ın duasını hatırlayalım:
-Allahumme
lâ mânia lima a'teyte, ve lâ mutıe limâ manâ'te, ve lâ râdde limâ kadâyte!
-Allah’ım, verdiğine mâni olamaz; vermediğini verecek
de yoktur; KAZÂNI yani HÜKMÜNÜ reddedecek, yani değiştirecek, bir güç de mevcut
değildir. (SAV)
TAKDİR’de
var ise DUA eder ve KAZA’yı çevirebilirsin!
(Ahmed Hulusi)
Bu
süper pozisyon algısı ve illüzyonu; sanki yapılacak çalışmalarla
kat edilmesi gereken bir yol varDA, o yolun sonunDA varlığım eriyecekDE Allah’a
erilecek zannını oluşturuyor.. Birimde
görünen-görünmeyen ibadet-çalışmaların TEK’ten çoka bakışla bir açığa çıkış
olduğu fark edilemiyor.. Zira İRADE ile HÜKMOLUNAN tecelli-i Vahid’tir ve
TETİKLEME ile oluşan açığa çıkışta ASLA değişiklik olmaz..
Burada
bir bakış açısını düşünelim; BİLİNÇ,
bir seçimim var illüzyonundan; TESLİM(!) olarak, “ASLİ vücudum bu biyolojik BEDEN değil; sınırlarını bilemediğim bu EVREN-dir
(insanın evreni anlamında değil)” noktasına
sıçrama yaparak; ASLİ VÜCUDUNU TANIMA
İLMİ-ne yönelse; ki bu SİSTEM-i OKU-ma gayretinin TA KENDİ-sidir!.. İşte o
zaman bakış(!) BİR AN-da çok değişecektir…
Bu
şekilde olmaz da “beynin işleyiş
sistemi” OKU-nmaya çalışılır; fark etmiyor neticede her iki yol da
değişmez-dönüşmez sünnetûllah-ı OKU-ma gayretidir… OKU-nabilirse şayet neticede
BİR-LENECEKTİR!. “Allah’a giden yollar
nefsler adedincedir” (sav) Tabii ki her bir şey Bİ-iznillah… Allah bizlere
“B” harfi ilmini SIR olmaktan çıkarmış olsun inşâAllah; HAZM-ıyla, EDEB-iyle..
İsimler
ve görüntüler(!) olduğu sürece potansiyel noktasında sistemi algılamak çok
zor ki; bunun getirisi de KADER tekniğini açmıyor bilinçlere.. Çünkü sistem ve
mekanizmanın hakkıyla OKU-nması ile ancak kader sırrına erilebilir ve bu da kuantum
potansiyel noktasında kendini
bulmanın, yaşamanın önünü açar anlayışıma göre!.
Bir
başka yönüyle de, SİSTEM VE
MEKANİZMANIN ÖZ-ÜNDE YER ALAN; BÖYLE OLDUĞU İÇİN FARKINDALIK ALANINA BİR TEKLİF
OLARAK SUNULAN ÇALIŞMALARIN; çoktan TEK’e bakışla nedensellik (el
hakîm) hükmünde olduğuna dikkat çekilmek istenmiştir. Aşama-basamak olsun diye!.
Bir
misâl vermek gerekirse; varlığın özündeki âdet-hareket(!) salâttır. Beynin
özündeki de!! (Dur Rabbin namazdadır!) O
salât (esma özellikleri açığa çıkış platformu-seyri) ise sistemin ta kendisidir! Bu
sebeple “Salât dinin (sistemin)
direğidir” (SAV) denmiştir anlayışıma göre.. Nasıl denmesin ki ikisi AYN
TEK şey!.. Ne var ki gözünü bu bedende açan bilincin bunu yaşayabilmesi; makrodaki veya ÖZ’deki hareketin,
mikroda yaşanması (ikamesi, senkronizasyonu), nedenselliğine-açığa
çıkışına AYNAlanmıştır…
Yani bir cûz’ün tercihi DEĞİL; KÜLL’ün
zerrede yansımasıdır!.. Yani teklif görünümünde tespit denilen hadise!.. “Zerre
KÜLL’ün aynasıdır” (SAV)
Salât ZAT-en mevcut (tespit); bize(!)
o YAŞANTIYA geçmemiz TEKLİF ediliyor ŞUUR-sal olarak!!! Bunu
da ANCAK İKRÂ sağlayabilir!..
Esasen
CÛZ denilen; TÜMEL-den bir ALAN (farkındalık alanı) olarak; PARÇA anlamında
DEĞİL yani bir ikinci var olmaksızın (LA İLAHE) yaşandığında; fark edilir ki
varlıkta açığa çıkan her şey kendinden(!) bir özelliktir; kendi de bu biyolojik
beden değildir… İşte o zaman sıra gelir KENDİNİ TANI-maya; sonsuz-sınırsız
özelliklerini ve bu özelliklerin nasıl bir SİSTEM ve mekanizma ile açığa
çıktığına ve bunun yaşanmasına..
Kader ismi
ile işaret edilen SEN-SÎN ve sana “KENDİNİ TANI-man” teklif ediliyor…
“Nasıl bir
açığa çıkışa-sisteme sahipsin(!) başını kaldır da bir bak” deniyor…
Anlayışıma
göre;
SÜNNETÛLLAH,
algılanan ve algılanamayan açığa çıkışların ANA SİSTEMİ’ne işaret eden bir
kelimedir ve bu sistemin de Allah’a GÖRE İSİM-lendirilmesidir.. Allah’ın
kendisini Allah ismi ile bildirmesi gibi.. Yani kendi açığa çıkış sistemine
işaretle bildirdiği KENDİNE GÖRE bir İSİM-dir…
KADER ise aynı
ana sisteme işaretle; bir ÖLÇÜ ile açığa çıkışı yaşayan bilincin ANLAYIŞINA
GÖRE İSİM-lenmiş bir YÖN-lendirme levhasıdır.
SALÂT ise aynı
ana sistemin; bilinç düzeyiyle orantılı olarak yaşanması HÂLİNE-HİSSEDİŞİNE-senkronizasyonuna
verilen İSİM-dir; yine biz anlayalım diye.. “Bana dünya-N-ızdan üç şey sevdirildi. Mis koku, kadın, GÖZ-ümün NUR-u
namaz (SAV)
Özetle bu yazının kaleme gelmesindeki
önemli detay; Kader ismiyle işaret edilenin KENDİNİ TANI-ma=SİSTEMİ OKU-ma
noktasında önemli bir konu olduğu hatırlatmasıdır… Bir yandan da HEP AYN TEK-in
anlatılmakta olduğunu hatırlamaktır; farklı boyut-sallık ve işlev-selliklerine
göre verilen İSİM-lerle..
Hem her ŞEY-in bir TAKDİR olduğu
anlatılmakta hem de ELİNİZDEN NE GELİYORSA YAPIN denilmekte; işte bu İKİLİ
anlatım İKİLİK-te olan bilince bir SESLENİŞ; yoksa sanılmaya ki bir çelişki
var…
Bu
ikili anlatıma dirençlerin ortadan kalktığı; bu anlatımın sistem ve
mekanizmasının, SAMİMİYETLE OKU-nmaya gayret edildiği bir YENİ dönem DUA-sıyla…
Anladığım
o ki; varlığın-ŞEY’in bir şakûle-program ile açığa çıkışına yani “İnna külle şey'in halaknâhu Bi kader; Muhakkak ki biz her şeyi kaderiyle (yazılı -
programlanmış) yarattık!” (Allah İlminden Yansımalarla Kur’an-ı Kerim Çözümü, Kâmer
– 49) ayetinin işaret ettiği sisteme-manâya iman
ve bu açığa çıkan sistemin mekanizmasını OKU-ma yolunda İLME (B İlmi - El Esmâ
ül Hüsna ve El Ahad üs Samed) ve GAYRET etmeye ihtiyaç(!) vardır.
İlmin
gereği uygulamalara ve bu uygulamaların biz(!) mahâllinden açığa çıkmasına
ihtiyaç(!) vardır. Bu yaşantının getireceği açılım-sıçrayış ise (kandilde yağ
var ise) EL İNSAN ismi ile işaret edilen HALİFETULLAH’ın-ŞUUR’un
anlaşılmasını-yaşanmasını sağlayacaktır ŞUUR’da anlayışıma göre…
Paralelinde,
açık bir şekilde ifade etmeliyim ki; günümüz anlayışı ile İSLÂM isim-li SİSTEM
gerçeğini hakkıyla anlamak ve yaşamak
ise talebimiz Rasûlullah’ı anlamak ve
yaşamak durumundayız. Eğer O’nu anlamak
ve yaşamak noktasında varsa zorluklarımız; o hâl-de O’nu en iyi anlayanı ve yaşayanı YAŞAMAK durumundayız ki; BİZE BİR KAPI AÇILSIN… Lâ ilâhe illâ Allah Muhammed Rasûlullah
Dilene
ki; nasip olmuş ola size ve bize BİR-FERD olarak!..
Bir
kısım oku-malarıma dayanan ve sırf paylaşım için kaleme gelenler, bana HER iş-im-de ışık(!) olan ve her
an sıkıntıya uğramamam için içimden seslenen Rasûlullah’tan ve O’nu çağ-ımız form-unda en iyi anladığına emin
olduğum Ahmed Hulûsi’den anlayışım kada(e)r-ıyladır…
Eksikleri
nefsimdendir, faydalı paylaşım ise Allah’tandır!. Hepsi de Allah’tandır
realitesince; bağışlanma dilerim eksiklerim için.. Duanızı esirgemeyiniz LÛTFEN…
Selâm ve Sevgiyle…
Mustafâ
Alp
05.05.2012
İZMİR
1 yorum:
>>>Kişisel Bloggum << tşk
Yorum Gönder