15 Mart 2012 Perşembe

6 SANİYE!

Max Planck Enstitüsünden bilim adamı Prof. John-Dylan Haynes’in gelişmiş manyetik rezonans ve bilgisayar tekniklerini kullanarak yapmış olduğu deneyi hepimiz biliyoruz. Araştırmalarda deneklerden, önlerinde bulunan 2 düğmeden birini seçmeleri istendi. Düğmeye basılışın karar anının incelendiği bu deneylerde, Benjamin Libet'in deneylerini doğrular neticeler elde edildi. Esasen seçim yapıldığı düşünülen an, hissettirilen bir algıdan ibarettir. Yapılan deneylerde, düğmeye basma kararının 6 saniye öncesinden, deneklerin hangi düğmeye basacağının, beyin hücrelerinin aktivitelerinden tahmin edilebildiği görülmüştür.


Bu deneydeki düğmeye basma fiili gibi; bedenin de bütünüyle bir fiil olduğu bilgisini hatırlar isek ve bunun da ötesinde varlığın TÜMünün bir fiil hükmünde olduğunu düşünebilirsek  eğer, bu deney belki bize farklı kapılar da açabilir..


Esasen altı (6) saniye anlatımı orjin-dalga yapıyı anlamaya, oradan da kuantum potansiyeli anlamaya bir basamak olsun diyedir. Zira kendini beden boyutu itibariyle kanıksamış (kendisini biyolojik GÖZ zanneden) yapının dalga yapıya olan bakışının bir ifadesidir ya da OKUNMUŞ mekanizmanın bir TESPİTİDİR 6 saniye..


Çünkü bu işlemi fMRI yani bir çeşit rezonans-dalga-titreşim çözücü-görüntüleyici ile tespit edebiliyoruz. Yani hem cins olmayan alanların birbirine bakışı var! Altı (6) saniye algısı da bu sebeple meydana gelmekte.. Dalga yapı bakışı(!) itibariyle bir 6 saniyeden söz etmek asla mümkün değildir! Hem cins hem cinsi değerlendirebilir realitesi gereğince.. OLUŞ anda OLUP bitmektedir!


Beden zannında olan bir yapı için 6 saniye önce olan nöral aktivitenin esiri olduğunu ve bunun ürkütücü-korkutucu olduğunu düşünmesi gayet normaldir; çünkü bu bakış aynı zamanda ikilik anlayışının bir ifadesidir ki; ikilik ise vehimden kaynaklanır, aslı olmayan bir şekilde; o da korkuyu TETİKLER!.


Burada altı (6) saniye her ne kadar bir zamansal-ın ifadesi ise de gerçekte boyutsal-lığı anlatır bize..


Bir AN, bedeninizin, bu evren olduğunu düşünün! Ve aynı deneye muhatap kaldığınızı.. Buradan anlayışıma göre şu çıkar ki; frekans-dalga vücûd-tan varlık sahasına(!) çıkan her oluş külli iradenin kararının(Kün fe yekün) altı (6) saniye(!) sonra varlık sahasında göze(!) görünüşünden veya ef’âlini ortaya koyuşundan başka bir şey değildir!.


Şöyle de diyebiliriz ki; düğmeye basma anı ya da bedenlerimiz ya da varlığın tamamı(ef’âli) belli anlamları ihtiva eden frekans okyanusunun göze göre(!) açığa çıkışlarından başka bir şey değildir..


Gerçekte asla bir “ikinci” yapı söz konusu değil!. “Bedenleriniz ruhlarınız, ruhlarınız, bedenlerinizdir” (SAV)


Nitekim Prof. John-Dylan Haynes “Kişilerin düşüncelerinin beyin aktivitelerinin içinde kodlandığını tespit edersek düşünceler ile beyin aktivitesi arasında ayrım yapamayız. İki ayrı uzayda var olan ayrı şeyler olduklarını farz etmek yerine aynı fiziksel işlemin farklı görünümleri olduğunu düşünüyoruz. Bu yüzden bilinciniz beyin aktivitenizdir.” diyerek bu anlayışa bir yaklaşım sağlamıştır. Ayrıca "Deneyler gösterdi ki bu genişleyen, belirleyici-rastgele olmayan bir mekanizmadır.” derken de bu deney ile gözlemlenen mekanizmanın, açığa çıkışta mikrodan-makroya geçerliliğine işaret etmiştir anlayışıma göre..


Kuantum potansiyelde var olan (var olduğunu açığa çıkışını yaşattıktan sonraki seyriyle fark ettiren) sonsuz-sınırsız özelliklerden bir özelliktir ki; aynı tekin farklı açığa çıkışlarının birbirlerine olan sinyalizasyonu-çözümü boyutsal-lık ve zamansal-lık algısını oluşturmaktadır. Altı (6) saniye algısı da buradan meydana gelmektedir..


Bir kez daha vurgulamak gerekirse, esasen altı (6) saniye anlatımı orjin-dalga yapıyı anlamaya, oradan da kuantum potansiyeli anlamaya bir basamak olsun diyedir. Diğer bir ifadeyle mekanizmasını fark ettikten sonra altı (6) saniye kavramı halen hükmünü yitirmiyorsa bilinçlerde henüz TEK YAPI-ORJİN VARLIK anlaşılmamış demektir anlayışıma göre..


Özetle diyebiliriz ki;


Potansiyelde var olan(!) özelliklerin nasıl bir sistem ile (TEK olabilirlik - tetikleme) açığa çıktığını fark etmek; o boyutsallığı (sanallığı) idrâk etmek, neticesinde de bedensellik kaydından-sinyalinden kurtulmaya basamak olsun diyedir bu anlatım ve diğer bütün anlatımlar anlayışıma göre.. Ve ASLA mekanizmadan ayrı bir gözlemleyen bilinç varlık olmadığı realitesince!..


ES SELÂM isminin işaret ettiği manâ dalgalarının beyinlerden açığa çıkışını yaşamak duasıyla…


OKUMAK – ÇÖZÜM kolaylaşmış ola inşaAllah hepimize!..


mustafâ alp
15.03.2012
İZMİR

Hiç yorum yok: