Ne güzel de söylüyor Nev “Öyle bir dem ki ruhum/Hiç olayım derken meğer
hep olmuşum/Kelâm edip dertleşip nağmelerle/Sana da sebep olmuşum/Bu dem/Var
git sor halin nedir?/Ben olayım derken meğer SEN olmuşum/Derdi canım söyleyip
gezerken/Sana da sebep olmuşum/Bu dem”
Toplumsal örfe dayanan ahlâkta şöyle bilinir ki; birilerine yardım
etmek, doğru yolu göstermek iyidir-hoştur ve dahi erdemli bir davranıştır.
Ancak bu açığa çıkan resmin ruhu ne ola ki! Hakikatte yerini bula!.
Evet dostlar şöyle misal edelim:
Biri var diğerine sebep oluyor, ikincisi var
öbür diğerine sebep oluyor, üçüncüsü de var ki sadece sebep oluyor!..
Birincisinin hesabına para yatıyor,
ikincisinin hesabına para yatmıyor belki ama egosuna paye yatıyor, üçüncüsü ise
İLLÂ sebep oluyor…
Birincisinin motivasyonu dışarıda, ikincinin
motivasyonu içeride, üçüncüsünün motivasyonu ise İLLÂ ALLAH! “B”ismiAllah…
Perdelilerin GÖZünde birincisi çok değerli,
ikincisiyse neredeyse ilâh-tanrı; zira kim yapar ki para olmadan bu işleri,
üçüncüsü ise zındık, kâfir, mürted..
Perdesizlerin BASÎRinde ise birincisi(!)
kulluğunu yapmakta, ikincisi(!) kulluğunu yapmakta, üçüncüsü(!) aynaya
bakmakta.. AYNA’dan SEYR etmede; başını, kolunu, elini, ayağını öylece..
Birincisinin ve ikincisinin GÖRüşü
karşısındakini değiştirmeye endeksli; kendini bilmezliğin neticesi, üçüncüsü
ise kendini değiştirmekle; tanımakla, yenilemekle; her an yeni bir şen almakla,
seyretmekle meşgul..
Birincisinin ve ikincisinin değiştirebildikleri(!)
ve değiştiremedikleri(!) var; üçüncüsünün ise KENDİ kendiyle meşguliyetinin
getirdiği açılımlar, tasarruflar, seyirler.. İkinci bir varlık mı var O’nun
indinde ki; sebep oluna!.. Ancak resimde öyle görünüyor ne var ki; hem de
asliyetiyle hiç var olmamış bir resim…
Sonsuz sınırsız İSMİ frekans olan bir okyanus,
öyle BİR okyanus ki; Gayzer oldu
Celali'yle, pınar oldu Cemâli'yle; okyanustan Kemâli'yle, ilmi irfan saçtı
bize!.
Böylesine SÛBHAN, öylesine HAMÎD
ve ALLAHÛEKBER!..
Hangi değiştirmekten söz edile;
nerede o değiştirilecek ikinci!? Bunu anlatışım dahi kendime iken; kendime
yazmışken kendiliğinden; hangi değiştirmekten
söz edile!
BİR ŞEY'i değiştiremeyeceğini İDRAK ettiğinde
ANCAK, TESLİM olursun. Çünkü değiştirme eyleminde bir değiştiren bir de değişen
vardır. Halbuki iki ŞEY asla var olmamıştır. Teslimiyet, yapamamaktan
kaynaklanan bir kabulleniş, boyun büküş değil; varlığın TEK BİR tümel yapı
olduğu matematiğinden kaynaklanan GERÇEKliktir. TEK olduğun NOKTAda ise yapman
gereken değiştirecek bir şey aramak değil; kendini değiştirmektir. (tanımaktır,
yenilemektir, seyretmektir)
İLLÂ bir şeylere sebep olmak istiyorsan önce”
KENDİNİ TANI” diyor Ehlûllah! Kendini tanıdığında ise; hangi değiştirmekten
söz edile; nerede o değiştirilecek ikinci!?
"İNSAN", Allah ahlâkıyla ahlâklanmış olandır!
Toplumsal örfe dayanan ahlâklar evcilleşmişlere
aittir. Onları mükemmelleştirir! diyor ehli..
Mükemmel olmakta değil; vasıfsız, hükümsüz olabilmekte
maarif!.. Hükümsüz olabilmekte teslimiyet-i Hakiki..
Tebliğ dahi TEK’in tahâkkuku ve o tahâkkuka muhatap
tahâkkuklar GÖRÜNTÜSÜ iken; Hangi değiştirmekten söz edile;
nerede o değiştirilecek ikinci!?
Selâm olsun o GÖNÜL ER-lerine,
Selâm olsun o ER-lerdeki GÖNÜLE!..
mustafâ alp
09.01.2012
İzmir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder