30 Ocak 2009 Cuma

İMAN EDESİN

Karşı olmayın hiçbirşeye, her şey yerli yerinde, alabiliyorsak en baştan tedbir alalım, kokusunu alalım olacakların, tedbirsizliğin getirmiş olduğu sonuçlara karşılık, bir de onlara karşı olunduğu sürece sonu gelmez teröründe, ayrılığında(!)

Aklımızı başımıza devşirelim inşaAllah ve farkına varalım ki, içinde kendisine tabi olarak varolduğumuz sistemin, ona göre yaşamak kolaylaşmış olsun bizlere..Yoksa bir ona karşı çıkmayla, bir buna lanet etmeyle nereye varılır Allah Kerim...

Çok ağlayan var bizde, çok sızlayan var ama çözüme ihtiyacı var bu vatanın(!) artık, sorunun bir parçası olmaktan başka birşey değil çözümsüz yakınmalar..

“Vatan Sevgisi İmandan”; imanda korku ve hüzün yoktur, yakınma olmaz imanda, şikayet, serzeniş olmaz..

İman etmeliyiz öyleyse biz, imanın gereği ne ise onu yaşamalıyız Hakikatte.. İmanda; Hakikate teslimiyet vardır, Mutlak doğru ve entellektüel olanı arayış vardır. Şartlanmalar, subjektif duygular, bölgesel kısır düşünceler yoktur, örf ve adetlere tutsaklık olmaz imanda, taraf olunarak varılamaz hiç bir yere, başarı gelmez, ayrılıklar olduğu sürece, İmanın getirisi Adalettir, hak edene hakkının ulaşmasından ibarettir, Duygusallık yoktur orada, ama duygusuzlukta(!)..

Elinden çıkana üzülmez imanı olan, çıkmadan önce plan yapar, tedbir alır, mücadele eder. Çıktıktan sonra ağlamanın kime ne faydası vardır, hiç oldumu geri dönüş hayatınızda..

Uyanın ey uykuda olanlar, uyanın ve iman edin artık! İmansız vatan sevgisi olmaz, iman etmediğin sürece vatanın ahirine ve hakikatine de eremezsin..

“Uyan ey gözlerim gafletten uyan, uyan ey uykusu çok olan” diyene kulak verin; 3. Murat Han’ı iyi işitin!..

Sıyrılın sınırlı sonlu(!) Dünyanızdan ve yelken açın göğün(!) krallıklarına, insanca” değil “Mutlak’ça” DÜŞÜNÜN!; Hz. İsa’yı iyi işitin!...

Ahlâkınız beşeri değil Mutlak(!) Olsun, dönün yüzünüzü (bilincinizi, şuurunuzu) bunu tebliğ eden Mükemmeliyete; “Hz. Muhammed Mustafâ’yı iyi işitin...

Çıkın hayâl dünyaNızdan, gerçeklerle yüzleşin, varsa bir bedeli verin! Bedelsiz neyi aldın bugüne kadar ki, ÖZGÜRLÜĞÜNÜ bedelsiz istemektesin..

Vatan sevgisi imandandır diyoruz ya; Özgür olmayan sevemez bunu unutma ve sevmeyen de özgür olamaz, bu sözleri iyi anlamaya çalış umarım.. Laga lugayla, dedi-koduyla olmuyor maalesef bu işler, yakınmayla olmuyor..

Karşı olma yaşadıklarına, imanla tevekkül et! Tevekkül nedir bilir misin? Sıyır kendini isimden ve resimden ve de cisimden, iman et ki, MANAYA(!) ve hatta manânın da derûnuna(!) vatanını sevebilesin, ÖZGÜR olarak değişesin vatanını bir sonraki vatanına(!)

Bu sözlerin manâsın ümit ederim iyi düşünesin, anlayasın ve bugünkü SESLENİŞE kulak veresin de YENİLENESİN!..

Sevgi ve Selâmla...

Mustafa Alp
25.10.2007
Bornova/İZMİR

26 Ocak 2009 Pazartesi

EY ÖZGÜRLÜK!..


Bana kalırsa sigaranın zararından çok, asıl önemli olan bu durumun bir ÖZGÜRLÜK meselesi olmasıdır.

Çünkü sigara içen bir kişinin ÖZGÜRLÜĞÜNDEN söz etmek neredeyse imkansızdır.

Sigara içme isteğinin kişide oluşması, o kişinin kendisinin sadece bir BEDENden ibaret olduğu kabulüne dayanır.

Çünkü sigara bir madde, bedenlerimiz de, bizim maddi yönümüzdür.

Sigara tamamıyla bir madde BAĞIMLILIĞIDIR ki; bu süreç bütünüyle bir kimyasal süreçtir; BEYNİN ve BEDENİN kimyasını ilgilendiren..

Yani sigarayı arayan, onu bırakamayan SEN'in BEDENindir!!

Hâlbuki unutma ki, SEN bir BEDENden ibaret varlık değilsin!!

Bir de BİLİNÇ yönün var; ki hakiki yönü O'dur İnsanın..

Bedenine yansıyan HER ŞEY Bilinç Boyutunda mevcuttur sende...

"Ben sigarayı bırakamıyorum" demek "Ben Bilincim, Şuurum ile Beynime hükmedemiyorum" demektir.

Çünkü Bilinç sigarayı aramaz, sigarayı arayan Sen'in Beynin ve Bedenindeki kimyasal tepkimeler ve arayışlardır.

Çünkü hücrelerin bir kez almıştır o nikotinin ve diğer kimyasalların tadını(!)...

Oysa ki Bilincin bu kimyasal süreçlerden çok daha GÜÇLÜ ve ETKİN bir boyutundur senin..

BİLİNCİNİN GÜCÜNE EREBİLİRSEN YALNIZ SİGARAYI DEĞİL, BİR ÇOK ŞEYİ DAHİ TERK EDEBİLİRSİN…

Bilincin ÖZGÜRLÜKten söz ediyor, ancak BEDENin hâlâ sigara içmeye devam ediyorsa; ÖZGÜRLÜK anlayışın ve yaşam değerlerini bir kez daha gözden geçirmen gerekir.

Örneğin "BEN" dediğin varlığının sadece bir bedenden ibaret olduğu düşüncesinden Kendini kurtarman gibi..

Toplumsal anlamda kişinin sigara içebilme hakkının olması dahi bir özgürlüğün ifadesidir.

Hakiki ÖZGÜRLÜK anlayışında insanların hata yapabilme hakları vardır.

Ancak bu hataları yapabilme hakkının verilmesi dahi hep MUTLAK ÖZGÜRLÜĞE BİR BASAMAK olsun diyedir...

Bak Canım arkadaşım, bırak "Sigara Sağlığa Zararlıdır" tarzından klişe sözleri de, sen kulak ver bu SESLENİŞE...

ÖZGÜRLÜK SENİN İÇİN HAKİKATEN ÖNEMLİ Mİ, YOKSA DEĞİL Mİ?

Bu soruya samimiyetle YÖNEL ve gereğini yap..

Kırmızı hap mı, yoksa mavi hap mı TERCİHİN!?

Yaşam senin, tercih senin!..

UNUTMAYASIN ki ÖZGÜRLÜK hissedilesi EN GÜZEL HÂLDİR; duygudan da öte!...

Mustafa Alp
31.05.2007
Bornova/İZMİR

12 Ocak 2009 Pazartesi

NAZENDE VE GARİP


İnsan yaşamadığı zorlukları düşünerek şükretmeli
Nelere sahip olamadıklarını değil, nelerle BİRlikte olabildiğini düşünmeli çoğu zaman
Evet,
kullukları kötülük olanlar var kullukları gereği ve kendilerinin bırakılmamasını; korunup kollanmasını isteyen Nazendeler de...
Sana her yönden yaklaşan bir tür var; kadın var..
Kadını anlamak için kadın olmak gerekir aslında ama senin anladığın gibi değil.
Kadın terkibi olacak içinde; onların yaşama kattığı değeri, manâyı algılayabilmek için..
İnsan yaşamadığı zorlukları düşünerek şükretmeli
Nelere sahip olamadıklarını değil, nelerle BİRlikte olabildiğini düşünmeli..
Kullukları kötülük olanlar var kullukları gereği, bir de Garipler var; halini paylaşacak kimsesi olmayan...
Erkek var..
Erkek terkibi olmalı kadının içinde onu anlayacak..
Erkek olmalı bir kadın ama nasıl!?
Ne olarak gelmek isterdin Dünya’ya..
Ne farkedecekti!?

Mustafa Alp
Bornova
10.01.09